Çalışmak elbette kötü bir şey değil. Fakat
bir üniversite öğrencisi için inanılmaz derecede sıkıntılı bir şey. Hiç kimse
bir öğrencinin ders saatlerine göre de iş vermiyor. Mesela en az 1 dersten
kalan bir öğrenci ders saatleri çakışıyor diye dersini diğer öğretimden
alıyorsa çok absürt saat dilimleri ortaya çıkabiliyor. Sabah okula giden
birinci öğretimler için akşam saatlerinde ders demek, onun o gün çalışamayacağı
ya da çalışıp o dersten kalacağı anlamına geliyor. Farazi konuşacak olursak;
kampüs çevresinde bir öğün yemeğin 30TL olduğu bu dönemde saati 15 liraya
çalışan bir öğrenci 2 saat çalışıp bir öğün yemek yiyebiliyor. O da iş çıkış
saatinde o restoranın açık olduğu senaryoda. Gerçeklere gelecek olursak kimse
kimseye 2 saat çalışması için iş vermez. Kimse kimseye ders saatlerine göre de
iş vermez. İstisnalar da kaideyi bozmaz. Neredeyse her öğrencinin açlıkla
sınanması demek bütün bir ülkenin durumunu gözler önüne sermeli. Bazı
durumlarda ailelerin verdikleri paraların ve KYK kredi/burslarının enflasyon
oranıyla bir artmaması da var. Bir öğrencinin karnımı nasıl doyururum? Diye
düşünüp cebine baktığı ve “bir” öğün yemek yiyebilmek için saatlerce çalışmak
zorunda kaldığı bu zor zamanda öğrenciden beklenti ne olmalıdır? Bir ekmeğin
peşinde koşan öğrenci neyi üretebilir? Tek düşüncesi karnını doyurmak olan bir
öğrenci halkı adına ne başarabilir? Bırakın halkı üretemeyen bir öğrenci
üniversite okusa ne okumasa ne? Şu an vaziyet kimisine iyi görünse de bundan
beş sene sonraki Türkiye’yi hayal edemiyorum. Zayıf insanların yarattığı zor
zamanlarda, güçlü insanlar olmaya çalışan bir millet olduk.
0 Yorumlar