Bir Alman şarkısında Türk Motifi: Kaffelied

Alman çocuk kitaplarında çocuklara söyletilen şarkılar, Almanların Türk kültürüyle geçmişten günümüze çeşitli çatışmalar yaşadığını göstermektedir. Tarih boyunca, çocuklarına Türklere özenmenin kötü bir şey olduğunu anlatan bir yaklaşım sergilemişlerdir. Ancak, zamanla Almanya'nın birçok yerinde Türk kültürünün imgeleri, Alman toplumunun kendi kültürel değerlerinden öne çıkmış gibi görünmekte. Şarkı sözlerinin zaman içinde değiştirilmesi, gerekçesi olmadan oluşturulan bir trajedinin yarattığı kahramanlar gibi bir örneği olarak görülebilir.

Şarkı ne anlatıyor?



Şarkıda; fazla kahve içilmemesi gerektiği, bu Türk içeceğinin çocuklar için olmadığı; çünkü sinirleri zayıflatıp, içeni halsizleştirerek hasta edeceği iddia edilmektedir. Son olarak dinleyenden, kahveyi bırakamayan “Müslüman” gibi olmaması talep edilmektedir.

Şarkının yayılma sahası ve söylenme amacı


Özellikle Almanya'nın güneyi şarkının yayımlandığı yer olarak dikkat çekiyor. Söylenme pratiği açısından, şarkının okul çocuklarının müzik ve din eğitimlerinde kullanıldığı görülüyor.

  • Mädchenliederbuch, besonders zum Gebrauch für katholische Mädchenvereine, Jungfrauenvereine und Kongregationen, Dienstmädchen- und Arbeiterinnenvereine, Institute und hauswirtschaftliche Schulen. Wohl unveränderte 6. Aufl. (1. Aufl. 1911), hrsg. vom Verbande der kathol. Burschenvereine Bayerns, 1919, s. 336, Nr. 274.
  • Basler Singbuch, Lehrmittelverlag des Erziehungsdepartments, Basel, 1937, s. 35.
  • Unser Fröhlicher Gesell, Ein Liederbuch für alle Tage, hrsg. von Heiner Wolf, Möseler Verlag, Wolfenbüttel; Voggenreiter Verlag, Bad Godesberg, 1956, s. 150.
  • A 50587, Schlesische Gesellschaft f. Volkskunde IV 39, Selma Kriegisch, Ottmachau.
  • Hans Grischkat, Bruder Singer, 1969. Musica Sacra Tagebüchlicher, s. 3.
  • Musica Sacra Tagebuchblätter (für Kirchenchorsänger), 1983, s. 4.
  • Jürgen Frey, Musik und was man damit machen kann 8-13, Burckhardthaus-Laetera Verlag, Offenbach, 1991, s. 28 f.


Bu şarkının amacı, bir taraftan gençleri eğlendirmek, diğer taraftan hem sağlık hem de din eğitimine katkıda bulunmaktır. Şarkıda, gençlere nasıl olmaları gerektiği anlatılırken, ayrıca nasıl olmamaları gerektiği de belirtiliyor. (sei-kein-türkischer-Muselmann!).

Şarkı söylemenin Hristiyanlık açısından ne anlama geldiğini bilmekte yarar vardır. Alman kültürünün üç ana kaynağından biri olan Hristiyanlıkta, şarkı söylemek bir ibadet biçimidir. (İncil 1975, 446; „Efesoslulara“ 5, 19 vd.)

Der Türkentrank 

Türkün Reddi


Türk içkisi kahve çocuklar için değildir, sinirleri zayıflatır, insanı halsizleştirip hasta eder. İçersen onu bırakamayıp Müslüman gibi olursun. Her ne kadar Hering biraz mizah yapıyor olsa da, kendisi kahve dostu olmadığı gibi, içenleri Müslümanlıkla tehdit ederek vazgeçirmek istiyor. Boyutları, yan anlamları düşünüldüğünde, „Türkentrank“ nitelemesi, söz konusu tehdidi pekiştiriyor.

Özetle Hering’in yaşadığı dönemde, Almanların „Türklük“ ve „Müslümanlığı“ özdeşleştirmesiyle birlikte, şarkıda „Müslüman Türk“, „Türk“ ve dolayısıyla „İslam“ da reddedilmektedir.

Başka bir şarkı, bu saptamayı desteklemektedir.

Die Türken trinken keinen Wein,

er mag vom Rhein und Ungarn sein.

Potztausend, wie wollte ein Türke da sein!

(Ein Kanon im Unisono

Klingt vorn und hinten ebenso.

Ho ho ho, ho hoh ho ho ho ho, ho ho!)

Bu şarkıda, Müslüman Türk’ün içeceği “Kahve” ile Hristiyan Alman’ın içeceği “Şarap” arasında bir karşıtlık yaratılmıştır ve Türk ile dalga geçilmektedir. “Şarap”ın Katolik kültüründeki yerini düşünürsek, bu karşıtlığın daha anlamlı bir boyut kazandığını görürüz.

Yine de kahvenin tadının keşfedilmesi engellenememiş ve yayılmıştır. Fakat yine de bir ölçü konulmaya çalışılmıştır. (Musica sacra Tagebuchblätter (für Kirchenchorsänger) 1983 s. 4).

Redde Reddiye


Bu aşamada artık bir kabul söz konusudur. Burada tehdit ortadan kalkmıştır, aksine artık başka bir dinden olana hak verilmeye başlanmıştır. Daha sonrasında ise; “der ungeschickte letzte Satz (Musi…Muselmann) könnte durch folgende Schlusszeile ersetzt werden“ denilerek Müslüman-Türk içkisi ikileminden vazgeçilmesi önerilmiştir. Artık Türk kahvesi çayla bir tutularak herhangi bir zararlı yönünden bahsedilmemektedir. Dahası sonrasında gelecek olan satırlarda Türk ya da İslam’ı çağrıştıracak hiçbir söz bulunmamaktadır. Kabulleniş artık öyle bir aşamadadır ki, kendi kültürlerinden sayılmaya başlanılmıştır.

Kabullenişin en son aşamasını, yine bir okul çağı çocuklarına hitap eden bir kitapta tespit ediyoruz. Burada ders konusu, eski şarkılardan yenilerini yaratmaktır. Kitapta verilen örnek „Kaffeelied“den yola çıkarak yapılmış bir şarkıdır.

b-i-e-r, drei vier,

trink doch nicht so viel bier,

nicht für Kinder ist des Deutschen Trank,

schwächt die Nerven macht dich blass und krank,

Sei doch kein deutscher Mann,

der das nicht lassen kann.

Bu son aşamayı içeren şarkının yer aldığı kitapta, aynı zamanda Türkçe iki çocuk şarkısına da yer verilmiştir.

Kafeinsiz kahve


Kahvenin Avrupa’daki algılanışının, bir şarkının geçirdiği evreler bağlamında incelenmesi göstermiştir ki, başlangıçta, tanımamanın etkisi ile, önyargılı bir ret duygusuyla değerlendirilen „Türk içkisi“ kahve, gittikçe bilgisizliğin aşılması sonucu daha anlayışla karşılanmaya başlanıyor. İnsanlar önyargılarından bir ölçüde arınıyor ve en sonunda kendinden bilecek kadar benimsiyor. Bu arada ret duygusunun pekiştiricisi olarak karşımıza çıkan „Türk“ motifinin önce bileşeni „Müslüman“, daha sonra kendisi, içki benimsenip yaygınlaştıkça geri plana itiliyor. Artık kafeinden yani „Türk“ten arındırılmış kahve içilebilir duruma gelmiştir.




-Alman Oryantalizmi
-Prof. Dr. Ali Osman Öztürk

"Haçlı Seferleri'nden günümüze kadar Almanya'da yaşayan Türk işçilerden günümüze kadar Almanya'nın ve Alman halkının perspektifinden Türk toplumunun, insanlarının ve devletlerinin incelenmesi. Bu inceleme yapılırken bir ırkın diğer ırka üstün çıkarılması gayesi taşınmamış ve somut kaynaklardan alıntılar yapılarak tespitlerde bulunulmuştur. Alman gözünden Türk imajı karesi çekilirken tarihten günümüze resimler, şiirler, şarkılar gibi sosyal hayatın içerisinde Türk algısını etkileyen veriler değerlendirilmiştir. Bilhassa sosyolojik değerlendirmeler çerçevesinde çok değerli bir eserdir."

Yorumlar